21 Haziran 2007 Perşembe

Mehmet Akif Ersoy'un Hayatı

Mehmet Akif Ersoy'un Hayatı ve Şiirleri



MEHMET AKİF ERSOY’UN HAYATI İstiklâl Marşı şairi. 1877 yılında İstanbul'da doğdu. Annesi Emine Şerife Hanım, babası Temiz Tahir Efendidir. İlk tahsiline Emir Buharı Mahalle Mektebinde başladı. İlk ve orta öğrenimden sonra Mülkiye Mektebine devam etti. Babasının vefatı ve evlerinin yanması üzerine mülkiyeyi bırakıp Baytar Mektebini birincilikle bitirdi. Tahsil hayatı boyunca yabancı dil derslerine ilgi duydu. Fransızca ve Farsça öğrendi. Babasından Arapça dersleri aldı. Ziraat nezaretinde baytar olarak vazife aldı. Üç dört sene Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da bulaşıcı hayvan hastalıkları tedavisi için bir hayli dolaştı. Bu müddet zarfında halkla temasta bulundu. Akif’in memuriyet hayatı 1893 yılında başlar ve 1913 târihine kadar devam eder. Memuriyetinin yanında Ziraat Mektebinde ve Dârülfünun’da edebiyat dersleri veriyordu. 1893 senesinde Tophane-i Âmire veznedarı M. Emin Beyin kızı ismet Hanımla evlendi. Akif okulda öğrendikleriyle yetinmeyerek, dışarıda kendi kendini yetiştirerek tahsilini tamamlamaya, bilgisini genişletmeye çalıştı. Memuriyet hayatına başladıktan sonra öğretmenlik yaparak ve şiir yazarak edebiyat sahasındaki çalışmalarına devam etti. Fakat onun neşriyat âlemine girişi daha fazla 1908'de İkinci Meşrutiyetin ilânıyla başlar. Bu tarihten itibaren şiirlerini Sırat-ı Müstakim’de neşretmeye başladı. Akif, yazı ve şiirlerini hiçbir zaman geçim kaynağı olarak görmedi. Buna rağmen onu memlekete tanıtan, halka sevdiren asıl vasfı şairliğidir. Birinci Cihan Harbi sırasında Berlin ve Neci’de (Arabistan) gitti. Çanakkale harbi, onun Berlin seyahati sırasında meydana gelmiş, şair o günlerin ıstırap ve heyecanını orada yaşamıştır. Şair, bu iki seyahatiyle ilgili Berlin Hatıraları ve Necid Çöllerinden Medine’ye adlı eserlerini yazmıştır. Harbin son senesinde, çok sevdiği dostu İsmail Hakkı İzmirli ile Lübnan'a gitti. Cihan Harbi 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi ile nihayete erdikten sonra, galip devletler Türk vatanını parçalamak ve paylaşmak için dört taraftan saldırmağa başlamışlardı. Harpten son derece bitkin bir halde çıkan Türk milleti, vatanını müdafaa için silâha sarıldı. Akif, vatan müdafaasının ehemmiyetini anlatmak için hutbelerle halkı, istiklâlini muhafaza etmek için savaşmaya çağırdı. Anadolu'da millî mücâdele rûhunun yayılması üzerine, Anadolu'ya iltihâka karar verdi.

Hiç yorum yok: